Tarihi


Tarihi

Adı bir İlir kabilesinin yerleştiği Skupi'den gelmekte olan Üsküp, tarihini kaybedemeyeceği kadar eskidir. M.Ö. 210 yılında Makedonya hükümdarlarından II. Filip, ordularıyla gelerek Üsküp'ü işgal ederek, Prizren ve Priştine'ye kadar bu bölgeyi ele geçirmiştir. Daha sonra milattan 148 yıl önce Roma kumandanlarından Metellus, ordularıyla Makedonya hükümetini tamamen yok edip sona erdirmiş, Üsküp'ü de zapt ederek kendi idaresi altına almıştır. Üsküp, sonradan Romalıların Dardania adını verdikleri, eyaletin başşehri olmuştur. Bugün Üsküp'ün birer semti olan Aşağı Vodno ve Nerez arasındaki antik şehrin arkeolojik kalıntıları, eski Dardanların varlığına dalalet etmektedir. Arnavutların bugün bile Üsküp'ü İllerce'den Shkup (Skup) ismi ile adlandırmaları bu antik şehrin ilk sakinlerinin Illir Peonlari oldugunu göstermektedir. Batlamyus II. asırda ilk defa Üsküp'ten bahsettiği gibi, burası bir asır sonrada Roma İmparatorluğunun yollar haritasında gösterilmiştir. Yedinci Roma Legionunun üssü olarak büyüyen ve gelişen Skupi, 518 senesinde vuku bulan büyük bir depremle tamamen yıkılmıştır. Depremden kurtulan halk, burayı yeniden imar etmeyip, biraz cenub-i şarkide, Kale ile Gazi Baba arasında Vardar'ın sol kolu olan Serava çayı vadisinde yerleşmiş ve çok kısa bir zamanda eski zenginlik ve gücünü kazanmıştır; bu ikinci Skupi'nin, bilhassa Bizans İmparatoru Justinianos (527-565) zamanında nüfusunun arttığını ve düzenli bir şehir halini aldığını görüyoruz. Getirdiği su ve yaptırdığı mimari eserlerden dolayı bu şehre "Justinyana" adı verilmiştir. Justin Toresyum'da doğmuş olduğundan dolayı (Justu'in Üsküp'ün Tahor köyünden olduğunu Üsküplü yaşlılar işitmiştir.) Daha sonra, birkaç şehir daha tamir etmiş yada kurmuş olup her birisine bu ismi vermesinden ötürü Üsküp, bunlardan birincisi olmak üzere Justinyana Prima şöhretiyle ayrılan ve daha sonra Skupi diye isimlendirilen bu şehir, Türkler tarafından fethedildikten sonra, Arapça da "suların akması yada kaynaması" manasına gelen Üsküp aslıyla isimlendirilmiştir. Meydana gelen çok şiddetli ve uzun suren bir yer sarsıntısının tesiriyle Toresyum denilen şehir yıkılıp yok olmuştur. Ayrıca, devrinin tarihçileri tarafından Balkan yarımadasının büyük ve parlak bir şehri olarak tavsif edilen Üsküp, sonradan bu yeni ismi koruyamamıştır.
VI. asrın sonunda Üsküp'ün yakınlarında kendini göstermeye başlayan Slavlar, VII. asır Skoplfe, (Skopie, Skofe, Skopifa v.s.) olarak değiştirip buraya yerleşmişlerdir.
Üsküp, Car Samoil (976 - 1014) zamanında da gelişerek büyük bir ticaret merkezi olmuştur. Bu devletin yıkılmasından sonra ise, Bizanslıların kültür ve İktisadi bakımdan çok kuvvetli tesiri altında kalmış ve Bizans'in askeri, idari ve iktisadi bir merkezi haline gelmiştir; XII. asır Arap coğrafyacısı İdris (K. Miller, Stuttgart, 1928) de burasını, 1154 yılındaki dünya haritasında "Iskubia" adıyla zikretmektedir. Üsküp kısa fasılalar dışında 1282 yılına kadar Bizans'a ait idi. Bizans Hükümdari I.Justinyonos Üsküp'te doğduğu için şehri bir derece daha imar etmiştir. Bu tarihten itibaren Sırp hakimiyetine giren Üsküp, 110 yıl bu devletin payitahtı olmuştur. Sırp Kral veya İmparatoru Dusan 1346'da, Uros 1359'da burada taç giymiştir. Vukasin'in 1366'da burada İmparator ilan edildiği söylenmektedir. Bu devirde Üsküp, gelişmiş panayırları ile güçlü bir ticaret merkezi halini almış ve Balkan yarımadasının her tarafından tacirleri kendisine çekmiştir. Nitekim Üsküp'e yerleşenlerin büyük bir çoğunluğu Dubrovnik'ten gelen tacirleri teşvik etmiştir.
1389 senesinde Kosova meydan muharebesini kazanan Osmanlılar için, Üsküp'ün hususi bir ehemmiyeti vardı. Yıldırım Beyazıd'ın ilk hükümdarlık senelerinde Üsküp Türk hakimiyeti altına girdi.
Eski Osmanlı tarihçilerine göre, Üsküp, İshak Beyin hocası olan Paşa Yiğit Bey tarafından 6 Ocak 1392 fethedilmiştir. Ancak bu tarihçilerden bazıları, şehrin tarihini tam olarak vermemektedirler. İçlerinden sadece bir muasır bir Sırp Kitabesinde şehrin 6 kanun II. 1392'de Türkler tarafından alındığı kaydedilmektedir. S. Sami ise, kaynak vermeksizin, 792 (20 kanun I. 1389) senesinde Üsküp'ün Türk fatihi olarak, Timurtaş Paşa'yı zikretmektedir. Ali Cevad da muhtemelen Şemsettin Sami'den naklen, Timurtaş Paşa'yı şehrin fatihi olarak kaydetmektedir. H. Sabanoviç ise, Üsküp'ü Türklerin fethedemediklerini, belki Sırp Vuk Brankovic ile Türk Sultan'ı arasında yapılan bir anlaşma neticesinde buranın Türklere verildiğini, ayrıca Uskup'un İlk Uc Beyinin de Kosova meydan muharebesinin kumandanlarından biri olan ve daha sonra Üsküp'te olup, Meddah Camii (ki bu camii 1963'teki depremde tamamıyla harap olmuştur). Avlusunda metfun bulunan Paşa yiğit olduğunu kaydeder. Yiğit Paşadan sonra yerine İshak Bey geçmiştir. Bu şahısta Sultan II. Murat ve oğlu Fatih Sultan Mehmed'in önde gelen devlet adamlarındandır. Uzun süre Arnavutluk, Sırp ve Bosna bölgelerinde muharebelerde bulunarak Saraybosna'yı Bosna Kralından alıp, Smederevo'ya kadar giderek, fetih çemberini genişletmiştir. Debre ve Mat yöresini Arnavutluk prensi Jan Kastriyoti'den almış, uzun zaman da görevinin başında kalmıştır. İdare merkezi Üsküp olup, yaşlılığından ötürü görevi oğlu Isa Bey'e verilmiş, kendisi Üsküp'de kaldığı esnada vefat ederek Saat Kule'nin karşısında gömülmüştür. İshak Beyin oğlu ve halefi olan Isa Bey, kumandan olunca babasının fethettiği o geniş toprakların sınırları içerisinde kalmış olan bazı şehir ve kaleleri de fethetmeye başlamış. Hareketinin ilk hedefi olan prenses İren'in çeyiz eşyasının muhafaza edildiği öne sürülen Sırp muhafızlarını, uzun zaman direniş gösterdikleri halde, nihayet kuşatma ve baskı altına alarak ele geçirmiştir.
Sultan II. Murad, 850 - 852 / 1446 - 1448 yılları arasında Arnavutluğu fethetmek için, Arnavutluk Prensi Jan Kastriyoti ile çokça savaştığı esnada, uzun zaman Üsküp'te kalması gerektiğinden dolayı, Vardar nehri üzerindeki Taşköprüsü ile camii ve imaret gibi faydalı müesseseler yaptırmıştır. 853/1448 tarihinde Macaristanlı Yan Hünyadi'nin kumandasıyla gelen Bohum, Alamn ve Macar müttefik orduları ile meydana gelen İkinci Kosova Savaşı'nda düşmanlarını mağlup ve perişan ederek onlari bolgeden uzaklaştırmıştır. Bu savaş nedeniyle Sultan II. Murat yine Üsküp'te bulunmuştur. Kalenin bazı yerlerini tamir etmesinden dolayı kapı üstündeki kitabede "Murat bin Mehmet Han, sene hamsin ve seman mie" (hicri 850) cümlesi yazılır. Üsküp, 1392'den Sırbistan (1459'da) ve Bosna (1463'te) Osmanlılar eline geçmesine kadar ki devrede, buradan Bosna'ya kadar uzanan Türk bölgelerini idare eden Uç beylerinin başşehri idi. Daha sonra XV. asrın ortalarında da Üsküp Sancağı, bölgenin idari merkezi olmuştur.
Üsküp, Osmanlı İmparatorluğu döneminde önemli bir yönetim ve ticaret merkeziydi. Ancak, Osmanlı Devleti dönemine ilişkin izlerin bir bölümü, özellikle 1963'te 2 bin kişinin ölümüyle sonuçlanan büyük depremde yok oldu.
1963 depreminde Amerikan ordusu Üsküp Hastanesi'nin tahliyesi edilmesine yardım ediyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder